12 Ağustos 2008 Salı

Bir pipi hikayesi

Bu hikayeyi tekrar tuvalet eğitimine başlamak ümidi ile yolunu yapsın diye anlatmaya başladım. Çok sevdi. Her uykuda istiyor. Ve fakat tuvalete giden yok.

=================================

Kocaman bir ağız varmış. Bir gün bu ağız çok susamış. Dili damağı kurumuş. Arkadaşları ellere seslenmiş:

- Eller, çok susadım bana su içmemde yardım eder misiniz?

Eller:

- Mutfağa gitmemiz lazım. Ayaklar, bizi mutfağa götürür müsünüz, demişler

Ayaklar hemen mutfağa götürmüşler arkadaşlarını hızlı hızlı. Bir el bardak almış, öbür el sürahi. Doldurmuşlar bardağı. Kaldırmışlar ağzın önüne.

- Açıl ağız, demiş bardağı taşıyan el.

Ağız açılmış. El bardağın içindeki suyu ağıza dökmüş. Ağız:

- Oh çok teşekkür ederim, demiş. Yalanmış. Çok rahatlamış.

Su ağızdan boğaza, oradan mide borusuna gitmiş. Şaarrr diye mideye dökülmüş. Midede biraz çalkalandıktan sonra bağırsaklara gitmiş. Orada dolandıktan sonra da pipiye gelmiş. Pipi birden gıdıklanmış.

- Ah! Çişim geldi. Acil tuvalete gitmem gerek, demiş.

Ayaklar hemen bacakları dürtmüşler.

- Hadi banyoya, diyerek banyoya koşmuşlar.

Pipi:

- Ama biri benim üstümü açsın. Eller siz yardım eder misiniz? demiş.

Eller önce pantolonu sonra kilodu indirmişler. Sonra tuvalet kapağını açmışlar. Pipi aşağı bakmış. Tuvalet çok uzaktaymış.

- Eller beni tutar mısınız, lütfen? Etraf kirlenmesin, diye rica etmiş.

Eller pipiyi tutmuşlar. Pipi çişşş diye çişini yapmış, bitirmiş. Eller peçete ile pipiyi silmişler. Sonra lavoboya gidip suyu açıp köpüre köpüre yıkanmışlar. En son kilot ile pantolonu çekip, tuvaletin kapağını kapamışlar ve sifonu çekmişler. Sonra da ayaklara:

- Hadi salona gidip biraz dinlenelim artık, demişler.

Ayakların eşliğinde hep beraber salona gidip koltuğa uzanmışlar.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Damperli Kamyonun Tekerleği

- Bir koccaman damperli kamyon hikayesi anlat
- Peki canım. Kapa gözlerini sen de. Gözünün önünde görerecek misin damperli kamyonu bakalım.
-----------------------------------------------------------
Kocaman kırmızı bir damperli kamyon varmış. Bu kamyonun kasası da çok büyükmüş. O yüzden hep büyük işlere gidermiş. Ne zaman yol yapılacak, yoldan çıkan toprakları, ne zaman daha tünel açılacak dağdan çıkan taşları taşırmış. En kocaman, en ağır yükleri hiç gocunmadan, oflamadan puflamadan taşır, götürülmesi gereken yere götürürmüş.

Bir gün sahil kıyısına döşenecek kocaman taşları taşırken yolda pat pfffrrrt diye bir ses duymuş. Yolda yavaşlayıp sağa çekmiş. Bir bakmış ön sağ tekerleği patlamış. Hay Allah nasıl yapsak diye düşürnürken aklına arkadaşı çekici gelmiş.

- En iyisi çekici gelsin beni tamirciye götürsün, diye düşünmüş.

Çekici hemen gelmiş. Kancasını damperli kamyonun ön tamponuna takmış. Motorunu çalıştırmış.

- Innnghhh! demiş gidememiş.
- Hayyyyt hop! demiş ilerleyememiş.
- Offffff! demiş bir gıdım yol alamamış.

- Damperli kamyon. Senin bu yükün çok ağır. Onu ancak sen taşırsın. Benim motorum ufak, hem seni hem de sırtındaki yükünü götüremiyorum, demiş.

Damperli kamyon üzülmüş:

- Ne yapsak çekici? diye sormuş.

Çekici:

- Vinci çağıralım. Ben de hemen tamirciyi buraya getireceğim, demiş.

Biraz sonra çekici ve vinç tamirci ile beraber gelmişler. Vinç bakmış:

- Senin de yükün bayağı ağırmış. Bakalım ben kaldırabilecek miyim?, demiş.

Sağ tarafa kancasını takmış. Motorunu çalıştırmış. Hooop diye az da olsa damperli kamyonu kaldırmış. Çok da kaldırmamış ki damperli kamyonun dengesi bozulup taşları düşürmesin. Tamirci hemen elçabukluğu ile patlak tekerleğin yerine yenisini takmış. Somunlarını sıkıştırmış. Vince de işim bitti diye işaret etmiş. Vinç yavaşça damperli kamyonu tekrar indirmiş.

Damperli kamyon hem çekiciye, hem tamirciye, hem de vince teşekkür etmiş ve daha fazla geç kalmadan taşları götürmek üzere motorunu çalıştırıp yola devam etmiş.

Oğluşa Öyküler

Her uykudan evvel Kıpırcan'a öykü anlatıyoruz. Bazen kitap okuyoruz ancak genelde çabuk uyusun diye karanlıkta hikaye ve öyküler anlatıyoruz (ben ve eşim). Ki zaman zaman yorgunluktan öykü bitmeden uyuyup kaldığı oluyor. Öyküler, okuduğumuz kitaplardan varyasyonlar, bizim bazı geçmiş maceralarımızdan esintiler, o sıralar favorisi olan oyuncak veya çizgi film karakterler üzerine oluyor. Kıpırcan çoğunlukla bir istek öyküsü ile başlıyor.

Ör:
- Annecim, bir tane tren hikayesi anlat.
- Hangi tren olsun oğluşum?
- Bu sefer mavi tren olsun.

Duruma göre araya bizden farklı konularda öyküler girebiliyor. Tamamen doğaçlama olan bu öyküler bazen abuk başlayıp güzel sonlanabiliyor veya düzgün başlayıp sonu toparlanamadığı için durup dururken "kedinin de uykusu geldiği için evine dönmüüş" diye bitebiliyor. Bazen de başından sonuna güzel öyküler çıkıyor. Ben de bu öyküleri buraya not almak ve paylaşmak istiyorum.